Disleksi ne yazık ki günümüzde hala birçok insan ya bilinmemekte ya da yanlış bilgilere sahip. Çocuğunuz disleksi olabilir, nasıl anlarsınız?
Günümüzde birçok insanın ne yazık ki kapsamlı olarak bilgi sahibi olmadığı sorunlardan biri de disleksi. Eğitim döneminin başlaması ile beraber öğrenciler kadar heyecanlı olan veliler çocuklarının sinyallerini farklı algılayıp ‘yavaşlık’, ‘tembellik’ olarak adlandırabilirler. Çocuğunuz disleksi mi nasıl anlarsınız? Çağlayan Dil ve Konuşma Danışmanlık Merkezinin Kurucusu Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Ayhan Çağlayan sizler için merak ettiklerinizi yanıtladı.
Özel Haber: Yaren Çördük
-Disleksi (Okuma Güçlüğü) nedir?
-Disleksinin nedeni ve yaygınlığı nedir?
Disleksinin nedeni henüz kesin olarak bilinmemektedir ancak genetik geçiş gösteren nörogelişimsel bir bozukluk olduğu üzerinde durulmaktadır. Ailede disleksinin varlığı, çocukların disleksili olma ihtimalini artırmaktadır. Yapılan araştırmalarda, okul çağındaki çocukların %5-10’unun disleksili olduğu gösterilmektedir. Disleksinin kız ve erkek çocuklarda benzer oranlarda görüldüğü düşünülmektedir.
-Okul döneminde çocuklarda disleksinin belirtileri nelerdir?
Okuma becerilerini edinme ve geliştirme noktasında harf-ses ilişkisini öğrenmede, bu ilişkiyi kullanarak sözcükleri çözümlemede, bütünsel ve akıcı okumada, okuduğunu anlamada ve yazmada sorunlar yaşayan çocuklar için disleksiden şüphelenilebilir. Çocuklar okurken ve yazarken sözcüklerdeki harflerin yerini değiştirir, sık hatalar yapar ve bu becerilerde akranlarına göre yavaşlık yaşarlar. Disleksinin yetersiz okuma öğretiminden ve okuma öğrenilen dile hakim olmamaktan kaynaklanmıyor oluşu dikkat edilmesi gereken bir noktadır. Bunların yanı sıra bu çocuklarda, el becerilerinde zayıflık, yazma sırasında uygun miktarda basınç uygulayamama, sırada dik oturamama, denge ve koordinasyon sorunları, sorumluluklarını yerine getirememe, özbakım becerilerinde zorlanma gibi sorunlar görülebilir. Disleksi tanısı genellikle çocuk bu konularda belirgin sorunlar gösterdiğinde, ikinci sınıf veya daha sonrasında konulmaktadır. Bu noktada, disleksiye dair bir şüphe olduğu anda çocuğun değerlendirilerek desteklenmesi, akranlarını yakalayabilmeleri ve olası sorunların önlenebilmesi açısından oldukça önemlidir. Okul öncesi dönemde de disleksi açısından risk altında olabilecek çocukların belirlenmesi ve desteklenmesi çocukların gelişimi açısından etkili olacaktır. İlerleyen süreçte disleksi açısından risk altında olabilecek çocukların özellikleri; dil ve konuşma açısından gecikme, konuşma anlaşılırlığının düşük olması, fonolojik farkındalıkta güçlük, nesneleri hızlı şekilde adlandıramama, kitaplara ilgi duymama, harfleri, renkleri, sayıları, kavramları öğrenmede zorlanma, sıralı yönergeleri akılda tutmada ve uygulamada, etkinliklere katılımda ve etkinlikleri sürdürmede güçlükler olarak sıralanabilir. Disleksi tek başına görülebileceği gibi disgrafi (yazma güçlüğü) ve/veya diskalküli (matematik öğrenme güçlüğü) disleksiye eşlik edebilir. Bu gibi özellikler gösteren çocukların erken müdahaleye alınması süreç açısından oldukça önemlidir.
-Dislekside doğru bilinen yanlışlar nelerdir?
Disleksi konusunda toplumda doğru olduğu düşünülen yanlışlar oldukça fazla ve bu durum aileler için maddi ve manevi ve en önemlisi zaman kaybına neden olabilmekte. Bu yanlışlardan bazıları; disleksili bireylerin /b,p/ gibi harfleri ters gördükleri, disleksinin zeka seviyesi düşük bireylerde görüldüğü, yeterince okumamanın ve çalışmanın disleksiye neden olduğu, belirli bir yaşa kadar okuma öğrenilemediyse bir daha öğrenilemeyeceği, besin takviyeleri, göz egzersizleri vb. uygulamaların disleksiyi tedavi edebileceğidir.
-Çocuklarda dislekside destek süreci nasıl ilerlemektedir?
Disleksili çocuklar okuma ve yazma, dil, dikkat, bellek, yürütücü işlevler, algı, motor-koordinasyon, sosyal ve akademik alanlarda sorunlar yaşamaktadır. Ülkemizde disleksinin tanılanma süreci genellikle ebeveynlerin ve/veya sınıf öğretmenlerinin şüpheleriyle birlikte okul psikolojik danışmanlık ve rehberlik öğretmenlerinin bu çocukları değerlendirmeye yönlendirmesiyle başlamaktadır. Tıbbi ve eğitsel değerlendirmeler sonucunda çocukların mevcut durumları ve ihtiyaçları belirlenmektedir. Çocuklar kaynaştırma öğrencisi olarak rapor alabilmektedir. Bu noktadan sonra okul desteği ile birlikte çocuklar dil ve konuşma terapistleri, özel eğitim öğretmenleri, ergoterapistler ve psikologlardan destek almaktadır. Müdahalenin erken sağlanması, bireye özgü olarak bütüncül, bireyselleştirilmiş ve yoğun olması önemlidir. Disleksi, fonoloji (sesbilgisi) temelli bir bozukluktur ve dil ve konuşma terapisti disleksi müdahalesinde kesinlikle bulunmalıdır.
-Aileler bu durumda çocuklarına nasıl yardımcı olabilir?
Aileler bazen çocuklarının yaşadığı güçlüğü görmezden gelebilmekte ya da kabul etmek istememektedir. Öncelikle bu noktada ailenin aydınlatılması, yaşanan güçlüğün kabulü oldukça önemlidir. Ailenin çocuğunu anlaması, beklentilerini çocuğunun özelliklerine göre düzenlemesi ve eğitim sürecine katılımlarının sağlanması kritiktir. Anne ve babalar çocuklarına nasıl yardımcı olabilecekleri konusunda eğitilmeliler. Süreç içerisinde aileler mutlaka çocuklarının sınıf öğretmenleri ve destek aldıkları uzmanlar ile iş birliği içerisinde olmalı. Öğrenme güçlüğü olan çocuklar, yaşadıkları akademik, sosyal ve duygusal başarısızlıklardan dolayı, genellikle öğrenmeye pek hevesli olmayabilmektedir. Bu genellikle de okuma-yazma içeren ödevlerde yaşadıkları zorluklardan kaynaklanmaktadır. Bu noktada uzmanlarla belirlenen programlı çalışmalarla daha iyi sonuçlar alınabilir. Ayrıca, çocuğun güçlü olduğu alanların belirlenerek bu alanlarla ilgili okul dışı aktivitelerin yapılması süreci olumlu yönde destekleyecektir. Çocuğa organizasyon becerisinin kazandırılması için ev ve çalışma ortamlarının, yemek ve oyun zamanların düzenli olması önemlidir. Aileler, çocuklarına günlük ödevlerini yaptırırken çalışma ortamının sessiz ve düzenli bir ortam olmasına, çocuğun dikkati dağıldığında, kısa molalar vererek tekrar çalışmaya dönmeye özen göstermeliler. Çocuk okurken ve yazarken sık hatalar yaparsa ebeveyn sabırlı olmalı, çocuğuna kızmamalı ve onu cezalandırmamalıdır.
Çocuk okurken ve yazarken hata yapmanın normal olduğunu bilmelidir. Yanlış okuduğunda ve yazdığında bu çocuğa fark ettirilebilir ve yanlışlarını düzeltmesi konusunda yardım edilebilir. Okuyacağı kitabı kendisinin seçmesi çocuğun okumaya daha istekli olmasını sağlar. Ayrıca, okuma alışkanlığı kazandırmak için, evde herkesin katıldığı okuma saatleri düzenlenebilir.
YORUMLAR