Bağımlılık, herhangi bir maddeyi, verdiği zararlara rağmen kullanmaya devam etmektir. Kişi
yaşamanı olumsuz etkileyecek bu davranışı sonrasında pişmanlık doğuracağını bilerek
sürdürür. Sigara, içki, uyuşturucu gibi etrafımızda bağımlılık oluşturan pek çok etken
bulunmakta ve sayıları her geçen gün artmaktadır.
Reem Nöropsikiyatri Merkezin’den Dr. Mehmet Yavuz bağımlılık oluşturan maddelerin
verdiği kısa süreli sahte-suni keyfin kişiye ilk zamanlarda cazip geldiğini ancak madalyonun
diğer bir yüzü olduğunu belirtiyor.
Bağımlılığa Zemin Hazırlayan Etkenler
Merak: Pek çok bağımlılık hikâyesi, “Bir kere denemekten zarar gelmez” düşüncesi ile başlar.
Arkasına sığınılan bir diğer cümle ise “Herkes kullanıyor” ifadesidir. Ailesinde ya da
çevresinde bağımlı bireyler olan kişilerin uyuşturucu maddelerle tanışması ve kullanma
ihtimali yükselmektedir. Merak faktörü, bağımlılığa giden yolun ilk adımıdır. Kişi önce merak
eder, sonra bir kez denemek ister. Pek çok kişi, işin bu aşamasında, kendisinin asla bağımlı
olmayacağına inanır. Bağımlılık geliştikten sonra, bir süre “İstediğim zaman bırakırım” denir.
Birkaç başarısız denemeden sonra da iş işten geçmiş olur ve artık “İstesem de
bırakamıyorum” noktasına varılır.
Özenti: Özellikle alkol ve sigara gibi yasadışı olmayan maddelerde, kişi bu maddeleri
kullanarak daha “Cool” görüneceğini düşünebilir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre
dünyada, her yıl ortalama 5 milyon kişi sigara ve tütün kullanımı nedeniyle hayatını
kaybediyor. 2025 yılı için yapılan tahminler, sigara bağımlılarının sayısının 1.6 milyara
ulaşacağını söylüyor. Bu bağımlıların yüzde 85 gibi büyük bir bölümünün düşük-orta gelir
seviyesindeki gelişmekte olan ülkelerde olacağı tahmin ediliyor.
Sorunlardan ve hayatın gerçeklerinden kaçış: Genç ya da yetişkin her insanın göğüslemek
zorunda olduğu ve kimi zaman içinden çıkamadığı sorunları olabilir. Yoksulluk, aile içi şiddet
ve cinsel istismar, eğitimsiz ya da az eğitim almış ebeveynlere sahip olmak, parçalanmış
aileler, ilgisiz ya da çok sert anne-babalar, kişiyi madde kullanmaya itebilir. İçe kapanık kişilik,
sinirlilik, suça yatkınlık gibi karakter özellikleri de bağımlılıklarda etkili olabilmektedir. Kişinin
eğer aile bağları zayıfsa ya da destek alabileceği birileri yoksa iş daha da zorlaşır. Böyle
durumlarda alkol ya da uyuşturucu maddeler ile sorunlardan kaçmak bir çözüm olmadığı gibi
bağımlılığın ortaya çıkardığı birçok sıkıntıyı da beraberinde getirir.
Bağımlılığın Ölçütü
Bir kişinin bağımlı olduğunu söyleyebilmek için aşağıda sıralayacağımız ölçütlerden
yararlanılır.
Kişinin kullanılan maddeye karşı tolerans geliştirmesi (git gide daha yüksek dozlara
ihtiyaç duyması),
Madde kullanılmadığında yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması,
Tasarlandığından uzun süre ve miktarlarda madde kullanılması,
Maddeyi kullanmak, temin etmek ya da bırakmak için çaba ve zaman harcanması,
Bırakmak için çaba harcanmasına rağmen başarılı olunamaması,
Madde kullanımı nedeniyle kişinin yaşam biçiminin, iş/öğrenim ve sosyal hayatının
etkilenmesi,
Kişinin hayatında olumsuz sonuçlar doğurmasına rağmen kullanımı sürdürmesi.
Beynin ödül eksikliği ve bağımlılık
Madde bağımlılığı ruh hastalığı değil, beynin bir hastalığı olarak kabul edilir. Limbik sistem,
duygu ve davranışları kontrol etmenin yanı sıra haz algısına temel oluşturur ve cinsellik,
beslenme, motivasyon sağlama gibi konular üzerinde etkilidir. Beyindeki ödül sistemi ve
beynin ödül sistemindeki bozukluklar 1950’lerde keşfedilmiştir. Ödül sisteminin
duyarsızlaşması ya da verimsiz çalışmasına Ödül Eksikliği Sendromu ismi verilir. Bu
sendromun alkol ve sigara kullanımı, madde bağımlılığı, aşırı yeme, cinsellik, hiperaktivite
bozukluğu, oyun bağımlılığı gibi bozukluklarla ilişkili olduğunu gösteren çalışmalar vardır.
Ödül Eksikliği Sendromu olan kişilerde, anksiyete, huzursuzluk, içe kapanma, motivasyon
düşüklüğü, sinirlilik gibi belirtiler görülebilir. Öte yandan beyindeki ödül mekanizmasının
bütünüyle kötü olduğunu söyleyemeyiz. İnsan yaşamının devam etmesi için arzu ve isteklerin
ortaya çıkması bir zorunluluktur. Su içmek, yemek yemek, cinsellik gibi isteklerin ortaya
çıkması ve bu ihtiyaçların karşılanması için gerekli olan motivasyonun sağlanmasında limbik
sistem etkilidir. Bu mekanizma doğru çalışmadığında bağımlılık yapan maddelerin uzun süreli
kullanımı ve maddelerin kötüye kullanımına neden olur.
Alkol bağımlılığı
Son zamanlarda İstanbul’da sahte içki nedeniyle meydana gelenler ölümler, tüm gazetelerde
ilk sayfalarda yer alıyordu. Mastika etiketiyle 5 TL’den satılan sahte rakılar, metil alkol
zehirlenmesine neden olarak pek çok can aldı. Ucuz olduğu için sahte içkilerde kullanılan
metil alkol, kanda bulunma oranına göre vücutta tahribata neden oluyor ve içilen miktara
göre körlük ya da ölüme sebebiyet verebiliyor. Dolayısıyla sahte içki sonucu zehirlenmelerde
görülen belirtileri bilmek hayat kurtaracak kadar önemli. Özellikle dikkat çekecek derecede
yoğun ve hızlı sarhoşluk, kişinin dengesinin bozulması, karın ağrısı ve kusma gibi belirtiler
varsa çok hızlı hareket ederek hastaneye gitmek gerekiyor.
Alkol zehirlenmesi çok az rastlanan bir ölüm sebebi gibi gözükebilir. Oysa alkol bağımlılığı
öyle mi? Bağımlılıklar arasında en sık rastlananlardan biri… Üstelik pek çok kişi de bağımlı
olduğunu bilmeden ya da kabul etmeden, içki yüzünden giderek zorlaşan bir hayatı devam
ettirmektedir. Bu bağımlılığın bir hastalık olarak ele alınması ise son 100-150 yılda
gerçekleşmiştir.
Her içki içen bağımlı mı?
Bir kişiye alkol bağımlısı diyebilmek için genel bağımlılık ölçütlerinin varlığına bakmak gerekir.
Alkol kullanımı için önlemez bir istek duyulması, her seferinde daha sık ve yüksek dozda
tüketme isteği, alkol bulmak ve tüketmek için gösterilen çabanın ve zamanın artması,
bırakma girişimlerinde bulunulmasına rağmen başarılı olunamaması gibi özellikler varsa alkol
bağımlılığından bahsedebiliriz. Kişi alkol nedeniyle maddi ve manevi sorunlar yaşıyorsa bu
alışkanlıktan kurtulmak için adım atmanın zamanı gelmiştir.
Sarhoşluğun çekiciliği
Alkollü içkilerin yarattığı sarhoşluk, kısa süre de olsa kişiyi kendi sorunlarından uzaklaştırıp
keyif verir. Sürekli sarhoşluğun çekiciliğine kapılmak, kullanım sıklığını ve miktarını artırmak
kişiyi kendini kontrol edemeyeceği bir noktaya taşıyacaktır. Bu nedenle ölçülü davranmak ve
alkol kullanımını düzenli hale getirmemekte yarar vardır. Sosyal içici olmak genellikle alkolle
aranıza doğru mesafeyi koymak gibi görünse de alkolün kişinin yaşam biçimini, sosyal
ortamlarını değiştiren bir etkisi olduğunu da göz ardı etmemek gerekir.
Bir sosyal içici, yaşam biçimi ve içerisinde bulunmayı seçtiği sosyal ortamlara göre oldukça
fazla alkol tüketiyor olabilir. Sosyal içicilik tanımlaması, gerçek durumu sevimli gösteren bir
maske haline geldiğinden bu ifadenin arkasına saklanmamak daha doğrudur. Dolayısıyla bu
noktada, sosyal içiciliğin, alkol bağımlılığına giden bir yol olduğunu söyleyebiliriz. Hiç kimse
alkol bağımlısı olarak doğmaz. Önce sosyal içici olarak alkol alınır, sonra ise bağımlılık gelişir.
Hayat, içki saatleri arasında geçip gitmesin…
Bağımlılar için günlük hayat oldukça zorlu geçer. Mesela bir içki bağımlısı için işe ya da okula
gitmek veya buna benzer diğer uğraşlar, bir sonraki içkiye kadar atlatılması gereken zaman
dilimleridir. Kişi aradaki süreçte ne yapıyor görünürse görünsün, zihninde hangi saatte ne
içeceğini planlıyordur. Sarhoşluğun o çekici gelen keyif kısmı, bağımlılık aşamasında ortadan
kalkmıştır. Kişi bağımlıysa içki ona keyif vermez. Birkaç kez deneyip içkiyi bırakamayan kişi
iradesizliği nedeniyle kendisine de öfkelenir. İçki içtiği için utanç duyar. Tedavi olması
yönünde önerilerden rahatsız olur ya da tedavi olabileceğine inanmaz.
Madde ve alkol bağımlılığı tedavisinde TMS
Bağımlılık tedavisinde kişinin maddeden uzaklaşmayı ciddi ve samimi bir şekilde istemesi de
çok önemlidir. Hiçbir bağımlılık tedavisi, kişinin ısrarlı bırakma isteği olmadan başarıya
ulaşamaz. En az bir sene maddeden uzak durulmadıkça da tedavinin gerçekleştiği
düşünülemez. Uyuşturucunun beyinde meydana getirdiği hasarların düzelmesi ise yıllarca
sürebilir hatta bazen tamamen iyileşme olmayabilir. Uyuşturucunun bırakılması ile birlikte,
beynin nörotransmitter-hormonal dengesinin yeniden düzene girmesi genellikle bir seneden
önce olmaz. Bu nedenle uyuşturucu bırakıldıktan sonraki bir sene oldukça kritiktir. Bir seneyi
temiz olarak geçirenlerin maddeden uzak durma konusundaki başarıları büyük oranda
gerçekleşmiş olur. Yine de maddeye karşı duyulan özlem yıllarca sürebilir. TMS ile alkole
duyulan ihtiyaç azalmakta ve kişinin alkolden uzak durma direnci yükselmektedir.
2014 yılında Almanya da yapılan diğer bir araştırma da TMS uygulamalarının, nikotin, alkol ve
ilaç bağımlılığında ciddi düzeyde kontrol yetileri geliştirdiği ifade edilmiştir.
BAĞIMLILIK BİR BEYİN HASTALIĞIDIR
Bağımlılık, herhangi bir maddeyi, verdiği zararlara rağmen kullanmaya devam etmektir. Kişi

05 Ocak 2016 - 14:26
YORUMLAR