Bir daha dünyaya gelsem rektör olmak istemem

Dokuz Eylül Üniversitesi'nde (DEÜ) tam 8 yıl rektörlük koltuğunda oturan Prof. Dr. Mehmet Füzün, görev süresinin bitmesinin ardından, babasının kumaşını Kilis'ten getirerek öğrenciyken özel olarak yaptırdığı tam 45 yıllık önlüğünü omuzuna geçirerek mesleğini Özel Tınaztepe Hastanesi'nde sürdürüyor. Görev yaptığı sürede önemli projeleri hayata geçiren Prof. Dr. Füzün, rektörlüğü bıraktıktan sonra boşluğa düşmediğini, ancak rektörlüğün stresinin bambaşka olduğunu söyledi. Prof. Dr. Füzün, "Elbette rektör olduğum için pişman değilim. Ama bir daha dünyaya gelsem rektör olmak istemezdim, çünkü getirdiği yük çok fazla. Birçok sorumluluk oluyor ve o sorumluluk insanı eziyor" dedi. DEÜ'nün gönlündeki yerinin ayrı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Füzün, "Bana kimliğimle ilgili bir şey sorsalar, önce Türküm, sonra Dokuz Eylül'lüyüm derim" diye konuştu.

Bir daha dünyaya gelsem rektör olmak istemem

Dokuz Eylül Üniversitesi'nde (DEÜ) tam 8 yıl rektörlük koltuğunda oturan Prof. Dr. Mehmet Füzün, görev süresinin bitmesinin ardından, babasının kumaşını Kilis'ten getirerek öğrenciyken özel olarak yaptırdığı tam 45 yıllık önlüğünü omuzuna geçirerek mesleğini Özel Tınaztepe Hastanesi'nde sürdürüyor. Görev yaptığı sürede önemli projeleri hayata geçiren Prof. Dr. Füzün, rektörlüğü bıraktıktan sonra boşluğa düşmediğini, ancak rektörlüğün stresinin bambaşka olduğunu söyledi. Prof. Dr. Füzün, "Elbette rektör olduğum için pişman değilim. Ama bir daha dünyaya gelsem rektör olmak istemezdim, çünkü getirdiği yük çok fazla. Birçok sorumluluk oluyor ve o sorumluluk insanı eziyor" dedi. DEÜ'nün gönlündeki yerinin ayrı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Füzün, "Bana kimliğimle ilgili bir şey sorsalar, önce Türküm, sonra Dokuz Eylül'lüyüm derim" diye konuştu.

Bir daha dünyaya gelsem rektör olmak istemem
20 Nisan 2017 - 11:14

Dokuz Eylül Üniversitesi'nde (DEÜ) tam 8 yıl rektörlük koltuğunda oturan Prof. Dr. Mehmet Füzün, görev süresinin bitmesinin ardından, babasının kumaşını Kilis'ten getirerek öğrenciyken özel olarak yaptırdığı tam 45 yıllık önlüğünü omuzuna geçirerek mesleğini Özel Tınaztepe Hastanesi'nde sürdürüyor. Görev yaptığı sürede önemli projeleri hayata geçiren Prof. Dr. Füzün, rektörlüğü bıraktıktan sonra boşluğa düşmediğini, ancak rektörlüğün stresinin bambaşka olduğunu söyledi. Prof. Dr. Füzün, "Elbette rektör olduğum için pişman değilim. Ama bir daha dünyaya gelsem rektör olmak istemezdim, çünkü getirdiği yük çok fazla. Birçok sorumluluk oluyor ve o sorumluluk insanı eziyor" dedi. DEÜ'nün gönlündeki yerinin ayrı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Füzün, "Bana kimliğimle ilgili bir şey sorsalar, önce Türküm, sonra Dokuz Eylül'lüyüm derim" diye konuştu.

Görev süresinin dolmasının ardından Özel Tınaztepe Hastanesi'nde kolorektal cerrahi uzmanı olarak mesleğine devam eden DEÜ eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün, 8 yıllık rektörlük dönemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Rektörlüğü bıraktıktan sonra kendisinde bir rahatlama olduğunu belirten Prof. Dr. Füzün, "Rektörlüğün ardından bende önemli bir yükten kurtulma duygusu oluştu. Mesleğimde iyi olduğumu düşünüyorum, ne kadar yoğun olsam da beni çok yormaz. Ama rektörlük öyle bir şey değil. Rektörlük dönemimde 8 yıl boyunca, 80 bin nüfusun her türlü sorunuyla ilgilendim. Stresli ve bambaşka bir şey bu. Samimi olarak söylüyorum ki, rektörlüğü aramıyorum.
Mesleğime aşık biriyim. Rektörlüğü bıraktıktan sonra asla boşluğa düşmedim" dedi.

YÜK FAZLA

Prof. Dr. Füzün, şöyle devam etti: "Elbette rektör olduğum için pişman değilim. Kendime göre birçok değeri ortaya koydum. Üniversiteme hizmet ettim. Ama tercihim, mesleğimi ağırlıklı olarak sürdürmek. Bir daha dünyaya gelsem rektör olmak istemem, çünkü getirdiği yük çok fazla. Birçok sorumluluk oluyor ve o sorumluluk insanı eziyor. Birebir insanlarla uğraşmak yıpratıyor. Yapabildiğim kadar doktorluk yapmaya devam edeceğim. 65 yaşımdayım, en az 5 sene daha mesleğimi sürdürmek isterim. Rektörlüğün ardından herkes, 'İşini seviyorsun, gayet iyisin ve mesleğini yap' dediler."

BORÇ SIKINTISI YÖNETİMLE İLGİLİ DEĞİL

Rektörlük yaptığı dönemde üniversiteye çok şey kazandırdığını söyleyen Prof. Dr. Füzün, hastanenin borç sıkıntısını ise çözemediklerini ancak bu konunun yönetimleriyle ilgili bir şey olmadığını belirtti. Prof. Dr. Füzün, "Türkiye'nin en büyük Biyomedikal Arge Merkezini açtık. Buradaki birkaç buluş, Türkiye'de önemli şeyler değiştirebilir. Ayrıca Dokuz Eylül'ü yapı ve tesis alanı olarak yüzde 43 büyüttük. Adaletli bir rektörlük yaptığıma inanıyorum. 'Edep, hizmet, hoşgörü ve adalet' anlayışıyla yöneticilik yaptım. Hastanenin borçlar sorununu ise çözemedik. Ancak bu konuyla ilgili, 'Şunu yapsaydım, borçlar artmazdı' diyemiyorum. Çünkü bu durum üniversite veya başhekimlik yönetimiyle ilgili bir şey değil. Hastadan fark alamıyoruz. Maliyetler yüksek, devletin SUT fiyatı belli. Borçların çok olmasına üzgünüm ama yönetim olarak kendimde bir eksiklik görmüyorum. Burada sistemsel bir sıkıntı var. Şimdi Dokuz Eylül, 27 milyon liralık global bütçe almış. Bu çok iyi bir şey. Biz 19- 20 milyon lira civarında fatura kesiyorduk ama her ay 3 milyon lira civarında da açığımız oluyordu. Bu, büyük rakam. 27 milyon liranın verilmesi bu anlamda çok iyi. Hastane rahatlar" dedi. Prof. Dr. Füzün, "Şu anda genç ve dinamik bir ekip iş başında. Umuyorum bundan sonra hastanemizin mali durumu da daha iyiye gidecektir" diye ekledi.

SEVİLDİĞİME İNANIYORUM

Görev yaptığı süre boyunca herkesle iyi ilişkiler kurduğuna inandığını söyleyen Prof. Dr. Füzün, "Ben yönetimim süresince iyi ilişki kurduğuma ve sevildiğime inanıyorum. Personelden bana saygı duyulduğumu hissettim. Kesinlikle iyi intiba bıraktığım kanısındayım. O açıdan rahatım. Dokuz Eylül'ün bendeki yeri ayrı. Bana kimliğimle ilgili bir şey sorsan, 'Önce Türküm, sonra dokuz Eylül'lüyüm' derim. Türklükten sonra ikinci sıraya koyarım. Aklım orada değil ama gönlüm Dokuz Eylül'de. Her zaman gönlümde olmaya devam edecek" diye konuştu.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum