Damarların düşmanı sigara ve hareketsizlik

Hareketsiz yaşama ve sigara alışkanlığına sahip insanlarda atar ve toplar damarlarda tıkanma meydana geldiğini söyleyen Memorial Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmarı Doç. Dr. Fatih Gümüş, bu tıkanmaların organ ve uzuvlarda beslenme bozukluğunu tetiklediğini açıkladı

Damarların düşmanı sigara ve hareketsizlik

Hareketsiz yaşama ve sigara alışkanlığına sahip insanlarda atar ve toplar damarlarda tıkanma meydana geldiğini söyleyen Memorial Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmarı Doç. Dr. Fatih Gümüş, bu tıkanmaların organ ve uzuvlarda beslenme bozukluğunu tetiklediğini açıkladı

Damarların düşmanı sigara ve hareketsizlik
15 Nisan 2023 - 10:38

Atar ve toplardamarlardaki daralma ve tıkanmalar doku, organ ve uzuvlarda beslenme bozukluklarına yol açabiliyor. Periferik arter hastalığı olarak da bilinen bu rahatsızlık ailesel geçişin yanı sıra şeker ve kolesterol yüksekliği olan, sigara kullanan, kilo fazlası olan ve hareketsiz yaşam tarzı olan kişilerde daha çok görülüyor. Bazı hastalarda hiçbir belirti vermeyen bu rahatsızlığın oluştuğu yere göre farklı bulgular gösterebildiğini söyleyen Memorial Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü’nden Doç. Dr. Fatih Gümüş, “Tıkalı damarların anjiyografik yani girişimsel işlemlerle açılması, uygun tedavi yapılması önem taşıyor. Açık cerrahi ile benzer başarı sağlayan bu işlem hastalara kısa sürede günlük hayata dönüş, az ağrı ve düşük enfeksiyon riski, kesi olmaması gibi avantajlar sağlıyor” dedi.  
 
Perifer arterin, kalp ve beyin dışındaki diğer tüm doku ve organları besleyen atar damarlara verilen isim olduğunu açıklayan Doç. Dr. Gümüş, tıkanıklık ve daralma gibi rahatsızlıkların doku, organ, el ve bacaklarda beslenme bozukluklarına neden olabildiğini vurgulayarak, “Buna periferik arter hastalığı deniyor. Damar tıkanıklıkları daha çok şeker ve kolesterolü yüksek olan, yoğun sigara kullanan, uzun süreli tansiyonu olan ve ailesel damar sertliğine yatkın hasta gruplarında daha sık görülür. Periferik arter hastalığı genetik ve kazanılmış nedenlerin yanında birçok faktörden kaynaklanabilir. Ailesel damar sertliği, sigara kullanımı, buerger hastalığı, yüksek lipid ve kolestrol değerlerine sahip olmak, hareket azlığı, obezite, kontrolsüz şeker hastalığı, gut hastalığı, kronik böbrek yetmezliği bu hastalığa yatkınlık oluşturabilecek ana nedenler. Periferik damar hastalıkları bazı hastalarda bulgu vermez. Tuttuğu atar damarın beslediği organ ve dokulara göre farklı belirtilerle de ortaya çıkabilir. Bacaklarda oluşan damar tıkanıklığı yürüme mesafesinde kısalma, kas ağrıları, ayak parmaklarında soğukluk, uyuşukluk gibi belirtiler verebilirken; beyin beslenmesine katkıda bulunan karotis arter tıkanıklarında ise ani felç ile kendini gösterebilir” diye konuştu.
 
Periferik arterin tanısı için kalp ve damar cerrahına başvurulması gerektiğini belirten Doç. Dr. Fatih Gümüş, tedaviye yönelik şu bilgileri verdi; “Uzman hekimin yaptığı detaylı fizik muayene sonrası, nabız kontrolü, doppler ultrasonografi, MRI, bilgisayarlı tomografik anjiografi ve tanısal anjiografik incelemeler sonucunda tanı konabilir. Bu hastalığın tedavisinde uygun ilaç düzenlemesinin yanı sıra, tıkalı damarların anjiyografik işlemlerle açılması, tıkalı bölgelere uygun stentleme/balon dilatasyon işlemlerinin yapılması önemli. Bunlar deneyimli merkezlerde erken yapıldığında beslenme bozukluğu olan bölgede hızla sağlığa kavuşma sağlanır. Anjiyografik işlem yapılamayan hastalarda açık cerrahi ile yapay veya doğal damarlar kullanılarak da bypass cerrahisi ve tromboendarterektomi işlemleri hayat kurtarıcı olabilir. Damar tıkanıklıklarında uygulanan girişimsel tedaviler anjiografik işlemlerden açık cerrahi işlemlere kadar geniş bir yelpazede kümelenmektedir. Bu işlemlerin sağladığı avantajlar ise şöyle; Tıkalı damar bölgeleri stent veya balon anjioplasti ile kısa sürede açılabilir, açık cerrahi olmadan  ve kesiye gerek kalmadan girişimsel yolla tedavi edilebilir, genel anestezi kullanılmadığı için anestezi riskleri söz konusu olmaz, deneyimli ekip ve uygun ekipmanlar ile yapıldığında cerrahi ile benzer oranda başarı sağlar, vücutta kesi olmadığı için yara iyileşmesi sorunu oluşmaz ve enfeksiyon riski azalır, hastanede kalış süresi kısalır ve hasta günlük yaşamına daha kısa sürede döner, ağrı seviyesi ve kan kaybı daha az olur, anjiografi ile müdahalenin uygun olmadığı hasta gruplarında açık cerrahi ile damar akımının tekrar sağlanması da tedavinin ana bileşenidir. Periferik arter hastalığından korunmak için öncelikle risk faktörlerinden uzak durmak gerekmektedir. Sigara kullanılmaması, yağlı/şekerli diyet beslenmesinin azaltılması, düzenli hekim kontrolünden geçilmesi ve uygun durumlarda destekleyici ilaç kullanılması ile periferik arter hastalığı riski minimalize edilebilir.”
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum