KALP KAPAĞINDA DİKİŞSİZ AMELİYAT…
EN SON TEKNOLOJİ BİYOLOJİK KALP KAPAKLARI HAYAT KURTARIYOR… PROF. DR. SELİM
İSBİR : ‘‘BAZI HASTALARDA KALBİ DURDURMADAN, GÖĞÜS KAFESİNİ AÇMADAN, KASIKTAN
ANJİYO YAPAR GİBİ GİREREK AORT KAPAĞI DEĞİŞTİRMEK MÜMKÜN.’’
İnsan kalbi 4 odacıktan oluşan bir pompa olarak tanımlanabilir. Kalpte bu odacıklar ile iki büyük damar
arasında kan akımını düzenleyen ve akımın tek bir yönde olmasını sağlayan kapaklar bulunuyor. Bu
kapakların kireçlenmesi ile daralma veya bazı durumlarda ise yetersizlik ortaya çıkabiliyor.
Marmara Üniversitesi, Pendik Eğitim Araştırma Hastanesi, Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Selim İsbir, insanda 4 adet kalp kapağının bulunduğunu kaydediyor. “Bunlar, mitral, aort,
triküspid ve pulmoner kapak adını alırlar. En sık Aort ve Mitral kapaklarda hastalık görmekteyiz.
Kapak hastalıkları doğumsal ve sonradan oluşabilir. Ülkemizde son yıllarda özellikle yaşlı nüfusun
artması ile Aort kapakta kireçlenme ile ortaya çıkan hastalık daha sık görülmeye başlandı. Gene
mitral kapakta kireçlenme veya yapısal bozukluklarla kanın geriye kaçması ve ayrıca kalp krizi
sonrası mitral kapakta yetmezlik adı verilen hastalıklarda sık görülmektedir.”
KALP KAPAK HASTALIKLARI ERKEKLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYORProf. Dr. İsbir, kapak
hastalıklarının erkeklerde, kadınlara oranla daha sık görüldüğünü vurguluyor; “Yaşla görülme sıklığı
artmaktadır. 70 yaş üstünde bu oran %10’ların üstündedir. Kapak hastalığı olan kişilerde en belirgin
belirti nefes darlığıdır. Önce eforla ortaya çıkan bu belirti hastalığın ilerleyen dönemlerinde istirahat
halinde de ortaya çıkar. Bunun dışında ritim bozuklukları sıkça görülür. Ayrıca Aort kapak
hastalıklarında bayılma ve göğüs ağrısı önemli belirtilerdendir.”
Prof. Dr. İsbir, küçükken geçirilen romatizmal ateşin de kapak hastalıklarına neden olduğunu, fakat bu
durumun artık daha az görüldüğünü belirtiyor. “Romatizmal Ateş, günümüzde artık daha az sıklıkla
gördüğümüz bir tablodur. Ülkemizde çocukluk çağında enfeksiyona bağlı romatizmal ateş görülme
sıklığı azalmıştır. Öte yandan doğumsal kapak hastalıklarının bazı formlarında genetik etkisi vardır.”
diyor.
Kapak hastalıklarında nihai tedavinin cerrahi olduğunu belirten Prof. Dr. İsbir; “Cerrahi tedavi iki ana
gruptan oluşur. Birincisi bazı kapaklarda uygulanabilen tamir yöntemidir. Bu yöntem özellikle
‘mitral’ kapakta bazı durumlarda son derece başarılı olan bir yöntemdir. İkincisi ise kapağın protez
kapak ile değiştirilmesidir. Hastalar genel durumlarına göre 1-2 gün süre ile yoğun bakımda kalırlar.
Hastanede kalış süresi ise yaklaşık 5-7 gün arasında değişmektedir…”
TAMİR, MİTRAL KAPAKTA MÜMKÜNProf. Dr. Selim İsbir, kapak tamir ameliyatlarının sıklıkla mitral
kapak için yapıldığını vurguluyor. “Kapak tamir ameliyatları, sıklıkla mitral kapağın yapısal
bozukluklarına bağlı kanın geriye kaçması veya geçirilen bir kalp krizi sonrasında gene mitral
kapakta kanın geriye kaçması durumlarında sıklıkla uyguladığımız bir yöntemdir. Daha az sıklıkla
diğer kapaklarda da uygulanabilmektedir. Çok kireçli kapaklar ise tamir için uygun değildir.”
BİYOLOJİK KAPAKLARDA UZUN SÜRE KAN SULANDIRICI İLACA GEREK OLMUYORKapak
hastalıklarında duruma göre mekanik ve biyolojik kapak kullanıldığının altını çizen Prof. Dr. Selim İsbir;
“Mekanik kapakların dezavantajı ömür boyu kan inceltici-sulandırıcı bir ilacın kullanılması
gerekliliğidir. Kan sulandırıcılar doğru kullanılmadığı takdirde son derece tehlikeli ilaçlardır. Öte
yandan biyolojik kapaklar ise uzun dönem kan sulandırıcı ilaç kullanımına gerek duymazlar.
Dolayısıyla büyük bir avantaja sahiptirler. En büyük dezavantajları ise mekanik kapaklara oranla
daha kısa süreli olmalarıdır. Son yıllarda gelişmelere paralel bu kapakların ömrü 15-20 yıla kadar
çıkmıştır.”
GENÇ HASTALARA MEKANİK, YAŞLI HASTALARA BİYOLOJİK KAPAKProf. Dr. İsbir, kime hangi
kapağın takılacağına hastanın yaşı, hayat tarzı, ek hastalıklarının olup olmamasına göre karar verildiğini
ifade ediyor. “Genel olarak kabul edilen görüş genç hastalara mekanik kapak yaşlı hastalara ise
biyolojik kapak yönündedir. Ancak bu durum kapak teknolojisindeki gelişmelere bağlı olarak son
yıllarda değişmektedir. Biyolojik kapakların daha dayanıklı ve güvenilir hale gelmesi genç hastalarda
da kullanımının önünü açmıştır. Çoğu genç hasta “kan sulandırıcı” kullanmak istemediğinden
biyolojik kapaklara yönelmektedir. Dolayısıyla hasta ile karşılıklı konuşarak onun için en uygun kalp
kapağını seçmekteyiz.’’DİKİŞSİZ KALP KAPAĞI AMELİYATI YAŞLI HASTALARA BÜYÜK AVANTAJ
SAĞLIYORProf. Selim İsbir, aort kapağı hastalıklarında dikişsiz ameliyatın mümkün olduğunu belirtiyor.
“Dikişsiz kalp kapakları en son teknoloji biyolojik kalp kapakları olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla
biyolojik kalp kapağı için uygun olan hastalarda kullanılabilir. En büyük avantajları ameliyatın kısa
sürmesi dolayısıyla kalbin makineye daha az bağlı kalmasına olanak tanımasıdır. Bir diğer
avantajları ise ameliyatın küçük kesiden yapılmasına olanak tanır. Ülkemizde son yıllarda belirli
merkezlerde kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle yaşlı hastalarda ameliyat süresini kısaltması
açısından avantajlıdır.”
Prof. Dr. Selim İsbir; “Öncelikle şunu belirtmek isterim ki ufak kesiden ameliyat her hasta için uygun
değildir. Dolayısıyla her hasta kendi içerisinde değerlendirilmeli ve uygunsa bu yöntem
uygulanmalıdır. Aksi takdirde hasta bu işlemden zarar görebilir. Öte yandan uygun hastalara
uygulandığında ufak kesi, daha az kanama ve solunum problemine yol açar ve özellikle yaşlı
hastalarda yara iyileşmesi daha çabuk olur. Klasik cerrahi teknikte göğüs kemiği tümüyle kesilerek
aort kapağı değiştirilir. Mini Aort kapak değişiminde ise göğüs kemiği üstten 5-6 cm’lik ufak bir kesi
ile açılır ve ameliyat bu ufak kesiden gerçekleştirilir. Bu teknik hastaların daha kısa sürede normal
hayata dönmelerini sağlar.’’
Prof. Dr. Selim İsbir Türkiye’de yaklaşık 1 buçuk milyon kapak hastası olduğunun altını çiziyor. “Öte
yandan kapak hastalığı görülme oranının yaşla orantılı olarak arttığını söylemek mümkün. Batı
toplumuna baktığımızda 70 yaş üstünde görülme oranının %10-15 arasında değiştiğini söyleyebiliriz.
Bu rakamları dikkate aldığımızda ülkemizde yılda 15-20 bin civarında kapak ameliyatının yapılması
gerekir. Ben bu rakamlara ulaştığımızı düşünmüyorum. Zira Türkiye’de yılda toplam 75 bin civarında
kalp ameliyatı yapılmaktadır.”
KALP KAPAK HASTALARI DİKKAT… Prof.Dr. Selim isbir kalp kapak hastalarına önemli uyarılarda
bulunuyor:“Ameliyattan korkup geç kalındığında, yapılan ameliyat tam olarak etkisini gösteremez ve
durum çok daha riskli hale gelir. Özellikle ritim bozukluğu ortaya çıkmadan bu ameliyatların
yapılması gerekir. Hastalar kapaklarına iyi bakmalıdırlar. Mekanik kapaklar için konuşacak olursak
dikkat edilmesi gereken en önemli husus, “kan sulandırıcı” ilacın düzgün kullanılmasıdır. Bu ilacın
kan seviyesinin istenilen düzeyin altında olması durumunda kapak üzerinde pıhtı oluşması ve bu
pıhtının hastada felç dahil ölümcül sonuçlara yol açabileceği unutulmamalıdır. Kan seviyesinin
istenilen düzeyin üstünde olması durumunda ise kanama en önemli komplikasyon olarak karşımıza
çıkar. Kapak hastalarında diğer önemli bir husus ise enfeksiyondur. Vücudumuzda yabancı bir cisim
olduğunda enfeksiyon çok kolaylıkla bu yabancı cismin üzerine gelip oturabilmektedir. Protez
kapaklarda aslında birer yabancı cisimdir. Dolayısıyla enfeksiyondan korunmak kapak hastaları için
çok önemlidir. Hastalar vücutlarına bir girişim yaptıracaklarında mutlaka doktorlarına danışmalı ve
enfeksiyona karşı gerekli önlemleri almak durumundadırlar.’’
KALP KAPAK HASTALARI DİKKAT…
KALP KAPAĞINDA DİKİŞSİZ AMELİYAT…

15 Ekim 2015 - 12:25
YORUMLAR